Başarı için, futbolcu mu yoksa idari kadro mu önemli!

images

Ülkemizde futbola bakış anlayışı maalesef dünyanın gerisinde. Çünkü futbolu oluşturan tüm araçlar, farklı şekilde yönetilmektedir. Bu yönetim biçimi çoğu zaman seyircileri yani bizleri çileden çıkartsa da konu ile ilgili aksiyon alınmasına yeterli olmuyor. Bu sektörün doğru yönetilemediğini hemen hemen her bireyin görmesine rağmen sonuç odaklı çalışmalar yapılamaması, karşılıklı beklentilerin birbirini tutmaması ile alakalı olduğunu ifade edebiliriz.

Örneğin, Galatasaray Bruma transferine neredeyse Arda’yı Atletico Madrid’e sattığı fiyat ile satın aldı. Sonuç olarak Arda harikalar yaratarak Barcelona’ya transfer olurken patlaması beklenilen Bruma ise yıldız adayı olarak başka bir kulübe kiralandı ve parlaması beklenilmektedir. İki transferi ele aldığımızda Arda’nın ifadesi aslında her şeyi özetlemişti aslında. Bu ifade, “Atletico Madrid’e gittiğim zaman futbolu öğrendim” şeklindedir.

Hemen hemen herkes Arda’nın yıldız bir oyuncu olduğunu kabul etmiş ve Barcelona’ya giderek bu unvanın teyit kazandığını görmemizi sağlamıştır. Ancak 23-24 yaşında başlayan bu serüven 18-20 hatta 13-16 yaşlarında başlayamaz mıydı? Cevap büyük harflerle HAYIR!

Her birey futbol konusundaki bilgilerini aktarmakta ve kendisini takımını lideri olarak görecek yorumlar yapmaktan çekinmez. O futbolcu bu bölgede mi oynatılır, şu futbolcu ilk 11’e mi alınır, görmüyor musun adam oynayamıyor neden ısrar ediyorsun şeklinde serzenişlerde bulunmaktayız. Peki, takımların başındaki kişiler bu sorunu çözme konusunda yetersiz mi, yetersizse kulüp bu durumu göremiyor mu, yeterli ise mevcut değişiklik yapmama kararında farkı bir arayış mı söz konusu yoksa bu kararı kendisi verebilecek şartlar ona sunulmamış mıdır? Bu soruların cevabını bizlerin vermesi kolay ancak mevcut süreci teknik direktörlerden dinleme şansımız olsaydı (cesurca) belki farklı pencereden bakmayı da öğrenebilirdik.

Konu futbol olunca aslında konuşmamız gereken çok fazla mesele olsa da ben yine yazımıza uygun bir şekilde ilerlemeyi sürdüreceğim.

Futbolcu ve teknik direktör transferlerini medya vasıtası ile takip ediyor ve buna göre takımımız ile olan ilişkilerimize yön veriyoruz. Beğendiğimiz transferle takıma olan inancımız artarken, beğenmediğimiz transferler ile kara kara düşünmemize neden olmaktadır. Benim şahsi düşünceme göre bu hikâyedeki asıl problem, teknik direktör veya futbolcular değil, kulübün idari personellerinin mevcut dünya şartlarına ayak uydurmuş olmamalarıdır.

  • Futbol Direktörü
  • Alt Yapı Sorumlusu
  • Yardımcı Antrenör
  • Kaleci Antrenörü
  • Kondisyoner
  • Doktor
  • Fizyo – Terapist
  • Gözlemci – (Scout Ekibi)
  • Masör

Yukarıda saydığım teknik kadro, pasta yapımında gerekli olan tüm malzemelerdir. Eğer siz malzemeyi doğru kullanmazsanız süslemesi (göz boyaması) ancak günü kurtaracaktır. Ancak ağzımıza aldığımız ilk dilimde ne kadar kötü bir pasta olduğunu anlayacağız.

Dünyanın en iyi teknik kadrolarını değerlendirdiğimizde ülkemizdeki personellerin başarıları nelerdir. Bu kişilerin kaçı dünya çapında üne sahip kişilerdir? Ulusal başarılar zaten belirli bir standarda sahip kadro ile etkili olabilir. Ancak uluslararası arenada başarılı olmak için onların sistemine ayak uydurmak gerekir. Bu da bu sistemi öğrenmekten geçer. İlgili sistemi öğrenebilmemiz içinde ilgili sistemde yer alan uluslararası ve dünya çapında üne sahip tecrübeli ekiplerle çalışmak gerekir. Aksi takdirde 25 yaşına gelmiş bir futbolcu hala daha hangi mevkide nerede duracağını bilmeden top oynamaya çalışır.

Örneğin, scout ekibin üst düzey bir performansa sahipse dünya genelinde uygun fiyatlarla yeteneklerin satın alınmasını, bu yeteneklerin yine kiralama formülleri ile tecrübe kazanmasına imkan sağlayabilir. Bugün Denayer, Man.City tarafından Galatasaray’a neden kiralık verildi sorusunun cevabı burada yatmaktadır. Bu nedenle de teknik direktör ya da futbolcu transferlerinden önce kulüplerin ilk etapta idari kadroyu profesyonelleştirmeleri ve daha sonra bu kadronun yönlendirmeleri ile uzun vadeli projeksiyonlarda başarı hedeflenmelidir. Seyirci bu konuda sabırsızdır ve biran önce sonuç ister. Ancak taraftara kulübün durumunu ve gelecekteki projeleri düzgün bir şekilde anlatırsan taraftar sabrederek beklemesini de bilecektir. Bu değişim, yavaş ancak emin adımlarla sürecek bir değişim ile gerçekleşebilir. Böylelikle hem taraftarın sabrını tüketmemiş olur hem de mevcut süreç içerisinde finansal açıdan ciddi bir sıkıntıya maruz kalmazsın.

Bir örnek daha verecek olursak hemen hemen herkes, altyapıdan yeterince oyuncu çıkartamadığımızdan yakınır. Peki, alt yapıdan oyuncu çıkmıyorsa sorun genç çocuklarda mı yoksa onları yetiştirecek profesyonel kadroyu sunamayan kulüp mü? Eğer alt yapı sorumluları dünya – uluslararası çapta başarılı – tecrübeli kişiler olsa, buna uygun çalışma ile her yıl çok önemli gençler A takıma kazandırılabilir. Ancak bu hususun oluşabilmesi için beyinsel göçlerin biran önce tamamlanması gerekiyor. Yılda bir oyuncuya 2 – 4 milyon Euro arası maaş verilebiliyorsa, altyapıya para ayıramıyoruz şeklinde bir yaklaşım içerisinde olmamamız gerekiyor.

Özetleyecek olursak, bir kulüp istediği kadar teknik direktör ya da çilek transfer gerçekleştirsin! sonuca gidecek yolda ve uzun vadeli projeksiyonda hiçbir başarıya ulaşamayacaktır. Az sermaye ile çok önemli adımlar atılması isteniyorsa öncelikle alt yapıya önem verilmesi gerekiyor. Ancak alt yapıya önem verirken uygun kişilerin burada yer alması gerektiğini unutmayalım.

Peki, kulüpler bu konuda neden ciddi bir adım atmaz?

Sanırım işlerine gelmedikleri için…

Add a Comment